YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ ÖYLE KOLAY MI?
- N Ceren Turanligil

- Jun 21
- 3 min read
Dünya Sağlık Örgütü, 2024 yılında verileri güncelleyerek dünyada ölüm nedeni olan ve “bulaşıcı olmayan hastalık” olan dört kategori tanımladı. 2021 yılında bu ölümler, tüm ölümlerin %75’ini oluşturdu. İlk sırada kalp-damar hastalıkları, sonra solunum hastalıkları (pandemi hariç olmak üzere), ardından kanserler, son olarak da diyabete bağlı böbrek hastalıkları var.
Bulaşıcı olmayan bu hastalıklar için davranışlarımızı değiştirirsek değişecek olan riskler arasında neler var? Tütün kullanımı ve tütün dumanına maruziyet, aşırı tuz, şeker, alkol gibi maddeler içeren sağlıksız beslenme ve yetersiz fiziksel aktivite ilk sıralarda.
Durum böyleyken hala koçluğu sorgulayan, Türkiye’de Mesleki Yeterlilik Kurulu bile onaylamış, meslekler statüsünde ve vergilendirme mevzuatında koçlara yer vermişken, nitelikli, güvenilir bir koçluğun önemini azımsayan, anlamsız veya önemsiz gören kişiler olabiliyor. Çevirmenken başıma gelen “yani sen o kadar okudun çevirmenlik mi yapıyorsun?” sorusuyla karşılaşmam gibi şimdi de “koçluk yerine KPSS’ye gir” gibi anlamsız ve talep etmediğim tavsiyelerle karşılaşabiliyorum. Bazen de bir sırada, kafeteryada karşılaştığım kişi uzun uzun dertlerini anlatmaya başlıyor mesela ve bana tavsiye soruyor. Koçluk, motivasyon ve enerjinin sizde var olduğunu kabul eder ve onu açığa çıkarmayı ister. Koçun tavsiye vermeyi istememesi bir yana, işini birkaç dakika veya kısa süre içinde hem de ücretsiz yapmak gibi bir yükümlülüğü de yoktur.
Aynen çevirmenken “çeviri profesyonel bir iştir” demek zorunda kaldığım zamanlar gibi, bazen “koçluk profesyonel bir iştir” demem gerekiyor. Elbette çeşitli kurumsal ortamlarda yöneticiler koçluk eğitimi alarak veya çalışanlarına aldırarak şirket içi sorunların çözümünde yapıcı yollar arayabilir, iş hacmini ve niteliğini artırmada bunun önemini kavramış olarak hareket edebilir. Ama tam o noktada onlar da profesyonelce hareket etmiş olur, ve bu durum da bağımsız ve serbest çalışan koçlara olan ihtiyacı azaltmaz. Herkes kurumsal firmalarda çalışmıyor, iş hayatı çok zengin bir çeşitlilik barındırıyor.
Davranışımızı değiştirmede bizi motive edecek, o sigarayı bırakma maceramızda, o kemoterapi sonrası dönemde kaybettiğimiz bedensel gücümüzle yaşamı yeniden kuruyorken yanımızda olacak bir koçun varlığını hissetmek değerlidir. Kariyerimizle ilgili de yalnız olmadığımız hissettirecek birisiyle hem samimi hem profesyonel bir ilişki içinde olmak, “şunu yap, buna bak, ötekini bırak” tarzı sıradan ve herkesten zaten duyabileceğimiz tavsiyeler almaktan daha yararlı, daha yaşam kalitemizi artırıcıdır. Bunu deneyerek görmek en güzeli oluyor, insan hayatında bir koç olmasının tadına varınca bu duyguyu tekrar yaşamak istiyor inanın. Kendim de koçluk aldıktan sonra daha iyi fark ettim. Ben hem bu duyguyu karşımdakine yaşatmak, hem de kendim insanlara yararlı olabildiğimi deneyimlemekten büyük mutluluk duyuyorum.
Sağlık koçluğu ülkemizde henüz emekleme aşamasında belki veya alanında uzman olsun olmasın herkes “koç” ifadesini, unvanını kullanabiliyor ve bu bazen sorun olarak karşımıza çıkıyor. Örneğin eczacımız da diyetisyenimiz de bambaşka uzmanlık alanlarındaki doktorlarımız da sağlık tavsiyesi veriyor ve vermelidir, ama koçluk, tam da bu verilen tavsiyelere uymak söz konusu olunca yerini buluyor! Sağlık koçluğu kronik hastalıklarla yaşarken hayat kalitemizi artırmaya yarar. Örnek verecek olursam amaçlanan davranış değişikliği, örneğin aşırı şekeri bırakmak olsun; bilinmesi gereken üç temel nokta vardır: Davranışı değiştirmekle ilgili motivasyonun dümdüz bir çizgi şeklinde ilerlemeyeceği ve zaman zaman dalgalanma göstereceği, koçun değişime yönelik motivasyonu etkileyebileceği ve davranış değişikliğinin çok aşamalı bir süreç olduğu.
Özetle, yaşam tarzımızı değiştirmek o kadar hızlı olmayabiliyor. O kadar kolay da değil; sanıldığı kadar kolay olsa sağlık koçlarına ihtiyaç duyulmazdı ve böyle bir meslek ortaya çıkmazdı. Farklı ülkelerde farklı kurumlarca olsa da akreditasyona tabi, bu da gereksiz olurdu. İkinci bir örnek olarak, incelediğim iki farklı sosyal medya paylaşımında “yaşam tarzınızı değiştirin” ifadesi bulunuyordu. Birisinde jinekoloji uzmanı, polikistik over hastalığı için bu ifadeyi kullanıyordu. Diğerinde ise fizyoloji profesörü osteoporozun bir yaşam tarzı hastalığı olduğu bilgisi eşliğinde “kemik erimeniz varsa lütfen yaşam tarzınızı değiştirin” yazmıştı. Sorun, bunun “nasıl” yapılacağının tam bilinmemesi çoğu zaman. Sağlık koçluğu çeşitli tavsiyeler vermeyi, kaynaklar sunmayı veya eğitici faaliyetleri yerine göre içerebiliyor, ancak yaşam koçluğu bunu içermiyor, orada mentörlükle bir ayırım yapmak gerekli.
Gelin, yaşam tarzı değişikliğini yani yaşam tarzımızda kullandığımız davranışlarımızı tıbbi veya kaliteli yaşam ihtiyaçlarımız doğrultusunda nasıl yapacağınızı beraber düşünelim. Bu sayede bulaşıcı olmayan hastalıklarda ölüm oranını da anlamlı derecede azaltalım!







Comments